12 Mayıs 2012 Cumartesi
Latent eldivenler
Amacın "iyileştirmek" olmadığı bir tıbbi süreç. İyileşme beklentisi yok, bitmiş değil, umutsuzluğa kapılınmış değil, sadece böyle bir beklenti yok, durum beklenti gerektirmeyen bir durum olarak algılanılıyor, öyle değil aslında elbette ama öyle olmuş bir şekilde. İyileşme, iyileştirme yok ama sürekli veriler toplanıyor. Her an bir test. Test doğru sözcük değil. Her an bir tahlil. Her adım, her nefes. Tahlillerin bir türlü emin olunamayan sonuçları var. Ama emin olunması gerekmiyor, beklenmiyor, aynı iyileşmenin beklenmemesi gibi bu da, umutsuzluktan boşvermişlikten değil, doğasında olmamasından, öyle olmamasından sadece. Amaç tahlil yapmanın kendisi sanki. Ne iyileşmek ne de herhangi bir sonuca ulaşmak. Tahlil, durmadan tahlil. Keyifli mi? Değil, ama keyif almaya çalışmayı bırakalı oldu. Hem zaten bu keyif meselesi değil. Öyle olması gerekiyor ve öyle oluyor. Bu net. Bir şeyleri tahlil edebilmek için, verileri alıp değerlendirebilmek için bir yöntem, bir yaklaşım gerekir, bir norm olmalı ki ona göre tahlil edesin. Ama yok, sonuca ulaşılmayacaksa norm da gerekmez belki. Yok, yok gerekiyor. Kaçmaya çalışma. Bu bir alışkanlığa dönecek. Hep tahlillerle yaşayacaksın, kabusun olacak kurtulamayacaksın. Hiç sadece yaşayamayacaksın, hiç sadece bakamayacaksın, sadece nefes alamayacaksın, sadece koklayamayacaksın, sadece tadamayacaksın, sadece hissedemeyeceksin. Hep ölçeceksin, biçeceksin, hep tetikte. Hep özleyeceksin bunları öğrenmeden önceki zamanları. Ama sen de pek direnmedin hani, hemen giydin beyaz önlüğü, girdin laboratuara. Bir kurtarıcı beklemiyorsun değil mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder