22 Eylül 2012 Cumartesi

İlk sen öpmüştün beni...

Kimseye ihtiyacım yok,
Eve sağ salim dönmek için.
Masamda oturup başka bi yere birlikte gitmeyi teklif edenleri başımdan savmak için. Bu sırada vücudumun dokunmalarından hiç hoşlanmadığım yerlerinde ellerini gezdirseler bile.
En karanlık yerlerde koluma yapışıp "Dakikalardır sizi takip ediyorum, lütfen" diyenleri durdurmak için.
"Neden bu kadar sertsin?" diyenleri susturmak için.
Taksiye binmeden evime varmak için.
Çünkü bir zamanlar eve tek başıma gidemeyeceğimi sandığımda "Biliyorum gelebileceğini, sabırsızlıkla seni bekliyorum, kendin yapabilirsin." diyen birisiyle karşılaştığımdan belki.
Kimseye ihtiyacım yok.
Tek başıma, dakikalarca yürüyerek ve bu dakikaların her anında birden fazla kişi tarafından takip edilerek geldim işte!
Huzursuz olduğum anlarda yanımda olmayanların nispeten huzurlu olduğum anlarda söz hakkı hiç yok.
Üzülmeye hakları da yok.
Ben buradayım, hiç kaçmadım, kaçmayacağım.
Kafam nasıl olursa olsun. Ben de zor zamanlar geçirdim. Benim de travmalarım var. Kimseye ödetmeye çalışmadım, onlar ödemeye ne kadar kararlı olursa olsun.
Bu gece birisinden not etmiştim ve çalıyorum: "Dudaktan öpüşenler hiçbir zaman ağızdan öpüşmezler. Oysa ki dudaktan öpüşenler ağızdan öpüşmenin tadını hiçbir zaman bilemeyecekler."

Hepsi bir gecede oldu. Bu daha başlangıç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder